Haber

İmamoğlu: “İstanbul İçin Özel Kanun Çıkarmak Bir Zorunluluktur. İmar Affını Hayatımızdan Sonsuza Kadar Çıkarmalıyız”

HABER: OKTAY YILDIRIM – EDDA SÖNMEZ Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, sarsıntıyı iktidar, muhalefet, bürokrat ve vatandaşlarla birlikte herkesin Türkiye’nin birincil sorunu olarak kabul etmesi gerektiğini belirterek, bu çerçevede koşulsuz işbirliği çağrısında bulundu. İstanbul’a özel kanun çıkarılmasının zaruret olduğunu belirten İmamoğlu, “Bütün ülke için imar affını bir daha geri dönmemek üzere hayatımızdan sonsuza kadar çıkarmalıyız. Bu ülkedeki her imar affı teklifini milletimize ihanet olarak görmeliyiz. Ayrıca imar affı yasağı da yasak. Bununla ilgili anayasa değişikliği yapmamız lazım” dedi. Hepimiz biliyoruz ki İstanbul durursa Türkiye durur. İmamoğlu, “İstanbul durursa Türkiye diz çöker” dedi.

İstanbul’un depreme dayanıklı kent olması için ‘Deprem Bilim Üst Kurulu’nun öneri, tespit ve çözüm önerileri doğrultusunda başlattığı seferberlik planını kamuoyuyla paylaştı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısına CHP Genel Sekreter Yardımcısı Seyit Torun, Gökçe Gökçen, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Prof. Celal Şengör ve Prof. Dr. Haluk Eyidoğan da katıldı. İBB bürokratlarının sunumlarının ardından toplantının kapanış konuşmasını yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, şunları söyledi:

” TOPLULUK İLE İŞBİRLİĞİ YAPACAĞIMIZI DUYURMAK İSTİYORUM: Bu tür uzun konuşmalarda klasik olarak ‘Sabrınız için teşekkür ederim’ denir. Ama bu sefer sabrımız için teşekkür etmeyeceğim. Çünkü buna sabretmemiz ve ısrarla dinlememiz, ısrarla paylaşmamız ve ısrarla konuşmamız gerekiyor. Yani siz sıkılmamalısınız, biz sıkılmamalıyız. Periyodik olarak televizyonda deprem konusu konuşulur ve en az izlenen kısım deprem sohbetlerinin yapıldığı kısımdır. Deprem saati hariç olağan zamandan bahsediyorum. Bu tam tersi bir durum ve sorumluluk bilinciyle sürdürülebilir bir durum yaratmamız gerekiyor. Paylaşmış olduğumuz bu filmin, belediyemizin AFAD öncülüğünde Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında tüm bu düzenlemelere uygun olarak hazırladığı ve hazırlayacağı acil durum müdahale planını hatırlattığını belirtmek isterim. Dün itibariyle valilikten davetiyeler aldık. AFAD bünyesinde toplantılar var. Bu toplantılar ve bundan sonraki tüm toplantılar sonrasında kamuoyunu en üst düzeyde bilgilendireceğimizi, söyleyeceğimiz ve izleyeceğimiz konularda toplumla iş birliği içinde olacağımızı şimdiden bildirmek isterim.

İŞBİRLİĞİ YAPMAYIN, YERİNDEN KALKIŞ EVE DÖNECEK: Aslında bu ülkenin, güzel ülkemizin tüm yöneticileri onları bir yol ayrımına getirdiler ve getirmeliler. Bundan sonra ya birlikte hareket edeceğiz ya da depreme hazırlık konusunda işbirliği yapmayanlar oturduğu yerden kalkıp evine dönecek. Bu kadar net, başka yolu yok. Çok hızlı, çok net, çok faydalı olmalı ve hep birlikte hareket etmeliyiz. Kimsenin boş sözlere sabrı yok. Bu boş sözü söylüyorsam, bu benim için de geçerlidir ve ülke ofisindeki herhangi bir kişi için geçerlidir. altını çizmek istiyorum. Zaman; somut analiz, somut öneri ve somut eylem zamanı. Bu bağlamda elbette çok çalışıyoruz, kararlılığımız belli. Tartışalım, uzlaşalım, konuşalım ama şu saatten itibaren bilinmelidir ki ilkelerinden taviz veren hiçbir kurum milletine karşı sorumlu tutulamaz.

İSTANBUL VE MARMARA SHAKE MECLİSİ’Nİ KURALIM: Bu bağlamda çözüm önerilerimizi tekrarlamak istiyorum. İstanbul’u ve tüm Marmara Bölgesi’ni kapsayan depreme hazırlık için kurulan İstanbul ve Marmara Sarsıntı Konseyi’ni kuralım. Çok açık. Bu konuyu bütüncül olarak ele almazsak çözüm üretemeyiz. Yıllardır devletimize yaptığımız çağrıyı bugün bir kez daha yapıyorum. Bakanlıklar, valilik, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyelerimiz, ilgili sektörler, inşaat sektörü, İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Ticaret Odası, finans ve sigortacılık sektörü başta olmak üzere meslek grupları, STK’lar ve üniversiteler ve hatta bu işten zarar gören insanlarımız bir vesileyle. Bir etkinlik planlayalım. Bir kapıdan sıkıntıyla giren vatandaş diğer kapıdan tahlili ile birlikte birkaç ay sonra çıkabiliyor. Marmara Bölgesi’ndeki hükümetimizin ve tüm yerel yönetimlerin mutabakatı ile Marmara Deprem Konseyi’nin kurulmasının, yüzde 50’den fazla sanayi üretiminin ülkemizin kullanımına sunulduğu bu bölgenin değeri için bir kural olduğunun altını çizmek isterim. Bu bölgede 30 milyon insan yaşıyor.

SU KURULUNA GEREKLİ YETKİ VE UYGUN ÇALIŞMA ŞARTLARINI SAĞLAMALIYIZ: Bu saygın ve güçlü kurula her zaman gerekli özerkliği ve uygun çalışma koşullarını sağlayalım. Tarafsız bir sorundan bahsediyorum. Oradan buradan çekilen bir kurumdan bahsetmiyorum. A, B, C, D partisinin gücünden bahsetmiyorum, bu çok net, değişmez, kural olarak bu kurulun altının çizilmesi gerekiyor. Ortak akılla hepimize bir yol haritası hazırlasınlar. Burada mühendislikten planlamaya, lojistikten sağlık stratejisine, sosyal alanda yapılması gerekenlerden idari hukuki boyutlara kadar her kademede yapılması gerekenler burada bilimsel olarak tanımlanmalıdır. Hangi kurumun hangi düzeyde görev alacağı belirlenebilir ve böyle bir kurul çok hızlı bir süreçle işletilebilir. Buna yürekten inanıyorum. Bir şekilde hangi kuruma teslim edilecek dediğiniz bu sorunun faydasını kendi tecrübelerimden bahsedeyim. Bakın 2015 yılında betonarmesi el ile bile ufalanan 5 bin konutun benim dönemimden ilçe belediye başkanı olarak dönüşümü ile ilgili attığımız adımın sonucu engelledi. ‘Şunu yaptı, şunu yaptı’ konusuna girmeyeceğim. 2022’de 1.300 konutun temelini atabildik. Daha temeli atılacak 3 bin 700 konut var. Tam 7 yıl sonra ise yerin temeli atılmaya başlanır. Tamamlanması 9 yıl sürer. Yani bu şehirde 9-10 yılda dönüştürmeye, değişimi güçlendirmeye ve yönetmeye çalışırsak bu şehrin yüz yıla ihtiyacı var. Bu salondaki herkes çok iyi biliyor ki, bundan yüz yıl sonra bahsedeceğimiz bir plan, bir plan değildir.

MERKEZİ YÖNETİMİ, ÖZELLİKLE HÜKÜMETİ VE TÜM BAKANLIĞI BU KONUDA BÜYÜK BİR SEFERBERLİĞE DAVET EDİYORUM: Bütün bunların bir araya geldiği böyle bir kurulun bizler için çok büyük bir analiz alanı oluşturacağını çok iyi biliyorum. Çünkü en doğru ve sağlıklı yol bu. Bu konuda devletimizin tüm kurumlarına çağrıda bulunmayı bir kez daha görev bilirim. Bunu 2019 yılında Şehircilik Bakanımıza arz ettiğim gibi 2020 Ocak ayında İstanbul’da yapılan istişare toplantısında ısrarla arz ettim ama maalesef bir cevap alamadım. İkinci olarak, afet ve hazırlık dahil olmak üzere bütçemizi bu eylem planına göre revize etmeliyiz. Zorunlu harcamalarımızı bir kenara bırakmak kaydıyla bütçemizi ne kadar artırabiliyorsak depreme ayırmalıyız. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden bahsetmiyorum. Başta merkezi yönetim olmak üzere hükümeti ve tüm bakanlıkları bu konuda büyük bir seferberliğe davet ediyorum. Afet müdahalesinin aktif olmasını sağlamak için tahliye yollarındaki güçlendirme faaliyetlerimizle yapacak işlerimiz var. Az önce arkadaşlarımın da söylediği gibi bu maddi gücü arttırarak nice işlere imza atacağımızı buradan duyuruyorum.

İSTANBUL İMAR YÖNETMELİĞİ DEĞİŞİKLİĞİNİ BU AY İBB MECLİSİ’NE YAYINLAYACAĞIZ: Üçüncüsü, birçok alanda yasama çalışması yapılmasını öneriyoruz. Bir buçuk yıldır İstanbul İmar Yönetmeliği’nin yenilenmesi için yoğun bir çaba harcıyoruz. Büyük parsellere sarsıntı konteynırlarının yerleştirilmesi, çıkıntıların sonlandırılması, binalarda sarsıntı izolatör sistemlerinin kullanımının teşvik edilmesi, çatıların dönüşüm amacıyla bağımsız olarak kullanılması, açık ve yeşil alanlarda afet öncelikli altyapı hazırlıklarının yapılması gibi hususlar hazırlıkların yapılmasında önemli rol oynayacaktır. İstanbul için afetler ve esneklik yaratacak. . İstanbul İmar Yönetmeliği revizyon çalışmasını bu ay itibari ile İBB Meclisi’ne sunacağız. Bu noktada değerli bir konu da oturma izni verildikten sonra özellikle arkadaşların bahsettiği dönemlerde binaların denetlenmesi sorunudur. Kolon kesildi, kiriş kırıldı sorununu ortadan kaldırmak için bunun bir an önce hayata geçirilmesi şarttır. Bunun imar mevzuatında mutlaka yer alması sürdürülebilir bir şekilde devam etmesini sağlamaktadır. Bu konuda tüm ilçe belediyelerimiz ile gerekli yazışmaları yaptık. Onları da ortak eylem planı oluşturmaya davet ettik. Ruhsatlı, iskanlı bir binaya rastgele müdahale edilirse bu bir hatadır ve kamu sorumluluğumuzla bu suçun işlenmemesi için kararlı davranmalıyız. TBMM’ye sunduğumuz düzenleme teklifi başta olmak üzere bu aydan itibaren güçlendirme çalışmalarımıza güçlü bir şekilde başlayacağımızı bir kez daha buradan beyan ediyorum.

MALİYETİ GÜÇLENDİRECEĞİZ: İstanbul güçleniyor, sistemi kuruyoruz. Bu dördüncü noktamız. Bu sistemle hızlı tarama için başvurmuş ve güçlendirme teklifi almış binalardan başlayıp maliyetine retrofit yapacağız. Bakın biz bu şehri bir yerden bir yere taşıyacağız, buradan buraya taşınarak sorunu çözemezsiniz. Sadece kurumumuz üzerinde değil, özel sektör üzerinde de yoğun bir seferberlik başlatmadıkça, yerinde güçlendirme ve özellikle yenileme kabiliyetini arttırarak süreci hızlı bir şekilde mobilize etmezsek bu görevin altından kalkamayacağız. Bu ülkede 24 yıldır sarsıntı konuşuluyor, 24 yıldır kentsel dönüşüm konuşuluyor ama bu 24 yıllık süreçte kat edilen hızla devam edersek uzmanların dediği gibi bir yüzyıla daha ihtiyacımız var. O açıdan bunun böyle olmadığını hep birlikte gördük. Bu yönetmelikte kısmi ve kapsamlı güçlendirmeyi içeren bir düzenleme olacak, ayrıca güçlendirme kapsamında olacak binalar için özellikle riskli bina analizi ve hızlı yapılaşma sonuçlarına göre üretim sürecini ve finansman modellerini tanımlayacağız. tarama. Arkadaşlarım mart ortasından itibaren başvuruları almaya başlayacak.

HIZLI TARAMA BAŞVURULARI 110 BİNİ AŞTI: Bunu buradan vatandaşlarımıza duyurmak istiyorum. Hızlı taramayı genişleteceğiz. Asla bırakmayacağız. Kahramanmaraş depreminden sonra bize başvuranların sayısı 110 bini geçti. Ancak bir kez daha hatırlatalım ki, hızlı bir tarama için kapısına gittiğimiz vatandaşlarımızın yüzde yetmişe yakını bizi binasına sokmadı. Bu nedenle bu konuda hızlı hareket etmek ve bu çalışmayı yaygınlaştırmak adına meslek odaları ve bilgili paydaşlarla birlikte yolumuza devam edeceğiz ve hızla bu konuda bir protokol yaptık. Bu sürecin daha da genişletilmesi için merkezi hükümet tarafından güçlü bir mevzuat çalışmasının yapılmasını ivedilikle tavsiye ediyoruz. Bir an önce ruhsatsız, oturulmayan binalar için çalışmalara başlamalıyız.

4,5 MİLYON VATANDAŞ İÇİN GEÇİCİ KONUT ALANLARI HAZIRLAYACAĞIZ: Altıncı olarak, üçüncü konut politikaları yaklaşımı kapsamında, projenin ilk etabında 5 bin adet sosyal, kiralık konut ve uygun fiyatlı sosyal konutların temellerini hızla atıyor olacağız ve süreçleri kendi mülkümüzde tamamlanıyor. Martta. Orta vadede 10 bin konutun daha yapım sürecini yakında sizlerle paylaşacağız. İstanbul konut politikası ile ilgili kapsamlı bir çalışmamız olduğunu ve bu bilgilerin, özellikle kiralık konut konusunda, özellikle boş konut envanteri konusunda yeni yaklaşımların detayları ile kurduğumuz web sitesinde paylaşılacağını ve bu bilgilerin paylaşılacağını duyurmak isterim. yaklaşımları sizinle birlikte genişletmeyi amaçlıyoruz. Yedinci olarak su deposu, fosseptik, güneş paneli, alet ve ekipman dolabı, çöp toplama alanı, toplanma alanlarındaki çadır yerleşim alanı ve kesintili barınma alanları gibi tüm detayları güçlü bir şekilde planlıyor ve bunu tamamlama taahhüdünde bulunuyoruz. Lojistik merkezlerimizi belirledik, ihtiyaçlarımızı belirledik. Ancak şimdiden İstanbul’un bulunduğu AFAD’ın belirlediği 2 bin 450 hektarlık alanı 7 bin 850 hektara çıkarıp vatandaşlarımızla paylaşacağımızın sözünü veriyoruz. Fiziki altyapı anlamında Avrupa ve Anadolu yakasında 4,5 milyon vatandaşımız için geçici barınma alanlarımızı hızla hazırlayacağız. Olağan toplanma alanları, kesintili barınma alanları ve birinci derece tahliye koridorları da imar planlarında kalıcı olarak yer alacak.

İSTANBUL’UN HER MAHALLESİNDE ETKİLİ ARAMA KURTARMA EKİPLERİ KURMAK İÇİN PROJE BAŞLATTIK: İstanbul’un her mahallesinde etkin arama kurtarma ekipleri oluşturmak için bir proje başlattık. İstanbul İtfaiyesi’nde ilçe belediyelerinin koordinasyonunda eğitimler vererek, eğitimli kişilere gerekli teçhizatı sağlayacağız. Meslek kuruluşları ile yapacağımız protokol ile 5 bin meslek mensubu yetiştirerek tüm mahallelerde ilgili ekipmanlarıyla birlikte hazır hale getireceğiz.

ASKERLİK YAPACAK KİŞİLERE AFET GÖNÜLLÜLÜĞÜ EĞİTİMİ VERİLECEK: Yapacaklarımız, İstanbul’un depreme hazırlık sürecinde çok değerli bir aşamayı geride bırakmamızı sağlayacak ama ne yazık ki ‘çürük binalar’ üreten bu sistemi değiştirmeye yetmeyecek. Bunun için TBMM’nin ve merkezi hükümetin atması gereken hayati adımlar var. Pek çok kurumun bu konuda hazırlıklı olması ve sadece İstanbul’da değil yakın çevredeki birçok şehirde bu anlamda gönüllülerin düzenlenmesi ve eğitilmesi konusunda hızlı ve aktif bir çalışma yürütülmesi kuraldır. Örneğin; Yakın zamanda ağır bir şekilde askerlik hakkının ilan edilip tesis edildiği bir ortamda 1 aylık askerliğini yapan kişilere sadece afet gönüllüsü eğitimi verilse dahi bunun değerli bir adım olduğunu buradan duyurmak isterim. . Sadece askerliğini yapmış Mehmetçiğimizi değil, 1 aylık süreçte bile afet gönüllüsü eğitimi almış yüzbinlerce insanımızın yüzde 30’unu bu sürece katabilirsek hepinize hatırlatmak isterim. Ülke genelinde yüzde 40.

HER İMAR DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİSİNİ GELECEĞİMİZ ADINA OLARAK GÖRMELİYİZ: Bu süreçte İstanbul’a özel bir kanun çıkarılması zarurettir. Ancak tüm ülke için imar aflarını bir daha geri gelmesin diye hayatımızdan sonsuza dek çıkarmalıyız. Bu ülkede böyle bir imar affı teklifini geleceğimize ihanet olarak görmeliyiz. Ayrıca imar aflarının yasaklanmasına ilişkin bir anayasal düzenleme yapmalıyız. Bina kontrol ve müteahhitlik sistemini tamamen elden geçirmeliyiz. Kontrol faaliyetleri, güçlü yerel yönetimler ve meslek odalarını içeren bir yapı ile bir kamu hizmeti olarak sunulmalıdır. Tüm binaların deprem güvenlik sertifikasının belediyeler tarafından hem bina üzerinde açık bilgi olarak hem de dijital ortamda toplumun her bireyinin görebileceği bir düzenleme yapmalıyız. Öncelikle ruhsatsız yapılardan başlayarak 6 ay içerisinde güçlendirilecek veya yıkılıp yeniden yapılacak binalar için ruhsat alınması zorunlu hale getirilmelidir. 1 yıl içinde güçlendirme veya yeniden inşa için inşaata başlanmalıdır. İmar planlarında ‘toplanma alanı ve kent park alanı, sağlık alanı, eğitim alanı, itfaiye’ olarak belirtilmekle birlikte üzerinde yapı bulunan yerler için ‘Acil Kamulaştırma Programı’ uygulanmalıdır. Bundan sonra İstanbul’un her metrekaresine yapılacak evin, İstanbul’daki depreme hazırlıklı olması için bir hedefi olmalı. Sosyal konut üretiminden uygun fiyatlı konuta, boş konut kullanımından kira politikalarına kadar bütüncül bir yaklaşım izlenmezse, İstanbul hiçbir şekilde depremi atlatamaz. Bütün bu konularda somut çalışmalarımız ve önerilerimiz var. Bugün ülkemizde imar düzenlemeleri ile ilgili 25 adet yürürlükte olan kanun ve 11 adet yönetmelik bulunmaktadır. uygulamada ise 19 farklı kurum yetkilidir. Bu karmaşanın önüne geçilerek bile süreçler hızlandırılabilir.

SİYASETİN TOPLUM KARŞISINA BU KADAR ÇOK ŞEY YÜKLEDİĞİNE ŞAHİT OLDUK: Yaşadığımız yıkıcı felaket, devlet yönetiminin ve siyasetinin köklü bir değişime uğraması gerektiğini gösterdi. Kurumların krizlerde hızlı hareket etme inisiyatifine sahip olduğu, vatandaşlarına karşı her adımda şeffaf hesap verdiği, yerel yönetimleri güçlendirdiği, katılımcı işbirliği kültürünü geliştirdiği bir devlet anlayışını bir an önce hayata geçirmeliyiz. Toplum tüm sorunlarını bir kenara bırakıp, afetle güçlü bir dayanışma gösterirken, iktidarı ve muhalefetiyle tüm siyaset ‘zor zamanlarda sıkışıyor’ görüntüsü veremedi. Maalesef siyasetin toplumun çok gerisinde kaldığına şahit olduk. Bu nedenle Türk siyasetinin gerçekten çoğulcu olması için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Çünkü yaklaşan Marmara depremi sadece İstanbul’u veya Marmara Bölgesi’ni tehdit etmiyor. Aynı zamanda Türkiye’yi ve onun geleceğini, ekonomisini ve dünyadaki yerini de tehdit etmektedir. Yaklaşan tehlikenin milli güvenliğimizi tehdit edecek bir afet olduğunu unutmamalıyız.

YENİ BİR MERKEZİ YÖNETİM-YEREL YÖNETİM-SİVİL TOPLUM İŞBİRLİĞİ OLUŞTURMALIYIZ: İstanbul depremini yıkılmadan, yenik düşmeden atlatmak için yeni bir merkezi yönetim-yerel yönetim-sivil toplum işbirliğini inşa etmemiz gerekiyor. Bunun için yeni bir politika, dinç ve taze bir sistem kurmamız gerekiyor. Bu artık hayati bir gerekliliktir. Marmara Sarsıntı Konseyi’nin kurulması. İBB deprem bütçesinin revizyonuna destek. İstanbul’u depreme dayanıklı hale getirmek için mevzuat çalışmaları yapmak. Yapısal güçlendirmeye ilişkin yasal düzenleme için merkezi idare ile işbirliği ve mali zemin. Mevzuat çıkarılarak hızlı tarama sisteminin yaygınlaştırılması. Boş ev programının kullanımına ilişkin yasal ve idari düzenlemeler. Deprem sonrası toplanma ve kesintili barınma alanlarının fiziki alt yapılarının tam donanımlı bir şekilde geliştirilmesi için merkezi idare ile koordinasyon sağladım. İstanbul’un iletişim, elektrik ve enerji gibi tüm altyapı sistemlerinin depreme dayanıklı hale getirilmesi için ilgili aktörlerle çalışmak. İstanbul’da hukuk eğitimi.

KOŞULSUZ BİR İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISIDIR: Seferberlik çağrımız koşulsuz bir işbirliği çağrısıdır. Milli Savunma Bakanlığından İçişleri Bakanlığına, Şehircilik Bakanlığından Ulaştırma Bakanlığına kadar tüm bakanlıklarımıza bir çağrıdır. Bilhassa Marmara’daki tüm yerel yönetimler, 39 ilçe belediyemiz, mülki ve askeri idarelerimiz, meslek odalarımız, iş kuruluşlarımız ve ilgili tüm kurum ve her büyüklükteki şirkete bir davettir. Dürüst olmak gerekirse, depreme hazırlanmak ve İstanbul’u depreme dayanıklı bir şehir yapmak için iktidara geldiğimizden beri defalarca seferberlik çağrısında bulunduk. Bu seferberlik davetine uygun olmayanları tekrar tekrar davet ediyoruz. Kahramanmaraş sarsıntısı istisnasız hepimiz için milat olmalıdır. Artık bu konudaki sorumluluklarımızı ihmal edemeyiz. Bunu yaparsak bu sefer fatura çok daha yüksek olacak. Artık eski siyaset biçimini terk etmeliyiz. Milyonlarca evi yerinde dönüştürmek, halkımıza inanç evlerini sağlamak ve güçlendirmek yerine adeta mesken gibi yeni alanlara taşıyacağım sözleri bu şehri mahvediyor. Vatandaşla konuşmadan, bilimin ve sağduyunun sesini dinlemeden iş yapmak mümkün değil.

HAYATIMIZI ELİMİZDEN ALAN BU HİKAYEYİ HER ZAMAN BİRLİKTE DEĞİŞTİRELİM: Yerel yönetimlerle işbirliğine gitmeden oldubitti tekniklerini bırakıp seçim vaatlerini konuşalım. İstanbul’u depreme dayanıklı bir şehir haline getirmek için bugünden itibaren azimli ve cesuruz. Artık duramayız. Hepimiz bunu biliyoruz; İstanbul durursa Türkiye durur. İstanbul durursa Türkiye diz çöker. Bizim için bu bir başlangıç. Bu amaçla bugün itibariyle sahalara çıkıyoruz. 15 gün sonra takviye başvuruları almaya başlıyoruz. Perşembe günü mahalleye girip yıkımımıza devam ediyoruz. Nisan ayında yine ortalara geleceğiz ve afet eylem planımızın detaylarını sizlerle paylaşacağız. Toplantılarımıza katılmasak da tüm kurumlarımızın toplantılarına tüm motivasyonumuzla katıldık ve katılmaya devam edeceğiz. Şehirlerimizde yavaş ve sinsi katliamlar üreten, canımızı elimizden alan bu düzeni hep birlikte değiştirelim. Şimdiden başlayalım ve 5 yıllık plan, 10 yıllık plan ve 20 yıllık plan ile tüm şehirlerimizi depreme dayanıklı şehirler haline getirelim. Bu topraklarda yükselen ve depremlerle yerle bir olan diğer medeniyetlerin kaderi gibi olmasın bizim kaderimiz. Yaşadığımız bu kadim kentin depreme dayanıklı olması için başlattığımız seferberliğin İstanbul halkı için hayırlı olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu